Adalet duygusunun zedelendiği, hukukun işlemediği toplum; gerçek bir kâbuskent manzarası çizer. Tarih boyunca uygarlıkların barış ve huzur içinde yaşaması vatandaşların adalete güveni ve hukukun üstünlüğüne inancı sayesinde mümkündür ne var ki son yıllarda gerek Türkiye’de gerekse dünya genelinde yargıya duyulan güvende belirgin aşınma gözlemlenmektedir. Araştırmalar ve veriler hukukun uygulanmasındaki zafiyetlerin ve yargı bağımsızlığı eksikliğinin toplumsal güveni nasıl sarstığını ortaya koymuştur. Bu yazıda -özellikle son beş yıl odağında- Türkiye’de ve dünyada vatandaşların adalet düzenine güvenine dair bulguları ve hukuk devleti dizinlerindeki [endeks] eğilimleri inceleyeceğiz.
Adalete Güvenin Önemi ve Kâbuskent Kavramı
Adalet, toplumun temel dayanaklarından biridir. Eğer vatandaşlar, haklarını aramak için başvurdukları yargı düzeninin adilliğine inanmazsa toplumsal sözleşme ciddi yara alır. Adalet duygusunun yok olması insanların devlete ve birbirlerine güvenini sarsar; kural tanımazlık, keyfilik ve korku ortamı hüküm sürmeye başlar. Bu durum edebiyatta ve beyaz perdede karşımıza çıkan kâbuskent kurgularının gerçek hayattaki karşılığı gibidir. Nitekim Türkiye’de en üst düzeyde bile “Adalete inanç yoksa huzur ve barış da yoktur” şeklinde tespitlerin yapılması tesadüf değildir.(1) Hukuk düzenine güvenilmeyen yerde, güçlünün hukuku geçerli hâle gelir ve toplum, George Orwell’ın 1984 benzeri karanlık gelecekle karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle adalete duyulan güveni ölçen göstergeler bir ülkenin el erkselliğinin [demokrasi] önemli işaretlerinden sayılır.
Türkiye’de Adalete Güvenin Aşınması
Türkiye, son yıllarda adalete güven konusunda ciddi bunalım yaşamaktadır. Bir zamanlar daha yüksek seviyelerde seyreden yargıya güven oranları, arka arkaya gelen olaylar ve yapısal sorunlar nedeniyle keskin bir düşüş göstermiştir.
Geçmişten Günümüze Güven Kaybı: Resmi veriler Türk yargısına güvenin son 10-15 yılda adeta eridiğini ortaya koyuyor. OECD’nin Bir Bakışta Hükümet 2023 yazanağına [rapor] göre 2010 yılında %59 düzeyinde seyreden vatandaşların yargıya güven oranı, 2020’de %37’ye ve 2022’de ise %33’e kadar gerilemiştir.(2) Başka bir ifadeyle 12 yıl içinde toplumun yarıdan fazlası yargıya güvenini yitirmiştir. Hatta 2004 yılında yargıya güven yaklaşık %65 seviyesindeyken, 2022’de bunun yarıya yakın bir düzeye düşmesi “hukuka güvenin çöküşü” şeklinde yorumlanabilir.(3) Bu düşüş, Türkiye’nin uluslararası sıralamalarda da dibe yaklaşmasına yol açmıştır. Aynı yazanağa göre Türkiye, 38 OECD ülkesi arasında yargıya güven sıralamasında 36. sırada yer alabilmiştir. 45 ülkenin (OECD üyeleri + adaylar) dahil edildiği daha geniş bir karşılaştırmada ise ancak 40. sırada kalmıştır.(2)
Toplumun Algısı / Eşitsizlik ve Adaletsizlik: Türkiye İstatistik[!] Kurumu’nun (TÜİK) Yaşam Memnuniyeti Araştırması verileri de adalet düzenine dair olumsuz algının arttığını göstermektedir. En güncel sormaca [anket] verilerine göre toplumun %46,4’ü “yasaların herkese adil ve tarafsız uygulanmadığını” düşünmektedir. Bu oran 2008’den bu yana ölçülen en yüksek değer olup, son 10 yılda adaletin eşit uygulanmadığını düşünenlerin oranında yaklaşık 9,5 sayı artış olduğunu ortaya koyuyor.(4) Yani neredeyse her iki kişiden biri hukukun zengin-fakir, güçlü-güçsüz demeden eşit tecelli etmediğine inanıyor. Yine 2022’de yapılan bir sormacada “Türkiye’de yargı bağımsız mıdır?” sorusuna halkın sadece %15,7’si “Evet” yanıtını vermiştir. Hatta iktidar fırkasının [parti] seçmenlerinin dahi ancak dörtte biri yargının bağımsız olduğunu belirtmiştir.(5) Bu veriler, toplumun geniş kesimlerinde yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda ciddi bir güvensizlik olduğuna işaret ediyor.
Yargı Bağımsızlığının Zedelenmesinin Nedenleri: 2017’de yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Düzeni [Sistem] sonrasında, yargının yürütmeden ayrışması yerine yürütmeye tabi hâle geldiği eleştirileri sıkça dile getirilmektedir. Siyasallaşma olgusu arttıkça, vatandaşın mahkemelere güveni de azalmıştır. Hukukun üstünlüğü ilkesi anayasa ile güvence altına alınmasına rağmen fiiliyatta fırka [parti] yargısı hâline gelen yapı hukuk düzenimize büyük zarar vermektedir. (2) Sonuç olarak Türkiye’de adalet, algı boyutunda tarihinin en düşük itibar seviyelerine gerilemiştir.
Uluslararası Karşılaştırmalar: Türkiye’nin yargıya güven konusundaki durumu diğer ülkelere kıyasla çok daha zayıf imge ortaya koymaktadır. Aşağıdaki çizelgede bazı ülkelerde halkın mahkemelere ve yargıya duyduğu güven oranları görülmektedir:
Ülke | Yargıya Güven (%) |
Danimarka | 75% |
Finlandiya | 74% |
Hollanda | 73% |
İsveç | 72% |
Almanya | 69% |
Fransa | 62% |
İtalya | 55% |
Polonya | 50% |
Yunanistan | 45% |
Bulgaristan | 38% |
Türkiye | 33% |
(Avrupa Kurulu CEPEJ ve OECD kaynaklı)
Yukarıdaki çizelge, Türkiye’nin %33 ile son sırada yer aldığını göstermektedir. Örneğin İskandinav[!] ülkelerinde halkın üçte ikisinden fazlası adalet düzenine güven duyarken, Türkiye’de bu oranın üçte bire düşmesi dikkat çekicidir. Ayrıca çeşitli sorunlar yaşamalarına rağmen Yunanistan ve Bulgaristan’daki yargıya güven oranı Türkiye’den daha yüksek seviyededir. Bu karşılaştırma, Türkiye’deki güven yozlaşmasının boyutunu açıkça ortaya koymaktadır. (6)
Dünya Genelinde Hukuk Devleti ve Yargıya Güven
Türkiye’deki karamsar durumunun yanı sıra dünya genelinde de hukuk devleti ve yargıya güven açısından endişe verici eğilimler söz konusudur. Farklı uluslararası dizinler ve araştırmalar pek çok ülkede vatandaşların adalet düzeneklerine güveninin sarsıldığını veya en azından hukukun üstünlüğü ilkesinin gerilediğini göstermektedir. Bu durum, küresel ölçekte “hukuk devleti buhranı” yaşandığına dair yorumları beraberinde getirmektedir.
Küresel Hukuk Devleti Dizinleri: World Justice Project (WJP) tarafından her yıl yayınlanan Hukukun Üstünlüğü Dizini, ülkelerin hukuk devleti karnesini sekiz ana ölçütte değerlendirerek küresel bir sıralama sunmaktadır. Son yayımlanan WJP yazanağına göre dünya nüfusunun büyük bölümü önceki yıla kıyasla hukukun üstünlüğünün zayıfladığı ülkelerde yaşamaktadır. 2023 WJP Dizini, 142 ülkenin %59’unda hukukun üstünlüğü değerlerinin düştüğünü ortaya koymuştur. (7) Bu gerileme 2016’dan beri süregelen baskıcı eğilimlerinin bir parçası değerlendirilmekte ve 6 milyardan[!] fazla insanı etkilemektedir. (7,8) Özellikle Temel Haklar alanındaki gerileme çarpıcıdır: 2016-2023 arasında ülkelerin %77’sinde temel haklar göstergesi gerilemiştir. (7) Bu gidişat yalnız Türkiye değil, farklı coğrafyalarda da adalet düzeneklerinin kırmızı ışık yaktığını göstermektedir.
WJP Dizininde Türkiye: Dünya Adalet Tasarısı’nın (WJP) 2022 verilerine göre Türkiye’nin hukukun üstünlüğü derecesi 0,42 (100 üzerinden 42) civarındadır ve Türkiye 140 ülke arasında 116. sırada yer almıştır. Bu düşük sıralama, Türkiye’yi küresel ölçekte hukukun en zayıf uygulandığı ülkelerden biri konumuna koymaktadır. WJP dizininde Danimarka, Norveç, Finlandiya gibi ülkeler yaklaşık 0,85-0,90 sayılarla ilk sıralarda yer alırken, en alt sıralarda Venezuela, Kamboçya, Afganistan gibi ülkeler 0,3’ün altında sayılarla bulunmaktadır. Türkiye, özellikle “yürütmenin yetkilerinin sınırlandırılması” ve “temel haklar” ulamlarında [kategori] en kötü konumdaki ülkeler arasındadır. Örneğin hükümet gücünün sınırlandırılması ölçütünde 140 ülke içinde 135. sıradadır. Bu veriler, Türkiye’de hukuk devletinin yapısal sorunlarına işaret ederken aynı zamanda küresel müstebitlik dalgasının bir uzvu olduğunu düşündürmektedir. (9,10)
Freedom House ve El Erki Dizinleri: Dünyada özgürlükler ve el erki düzeyi üzerine çalışan Freedom House gibi kuruluşlar da yazanaklarında yargının etkisine özel vurgu yapmaktadır. Freedom in the World 2023 (Dünyada Özgürlük 2023) yazanağı, Türkiye’yi “özgür olmayan” ülkeler ulamında değerlendirmiş ve bunda en büyük payın siyasallaşmış ve tarafsızlığını yitirmiş yargı düzenine ait olduğunu belirtmiştir. Yargı bağımsızlığının gerilemesi sadece Türkiye’de değil son on yıl içinde Venezuela, Bangladeş, Macaristan, Tanzanya gibi farklı coğrafyalardaki birçok ülkede de Freedom House derecelerini aşağı çeken etkenlerden biri olmuştur. Örneğin, Freedom House’un “Adalet Zincirleri Altında: Dünyada Yargı ve Avukatların Baskı Altında Oluşu” başlıklı incelemesinde baskıcı yöneticilerin dünyanın dört bir yanında yargı mensuplarını görevden alma, tutuklama veya yıldırma yoluna giderek hukukun üstünlüğüne topyekûn bir saldırı gerçekleştirdiği vurgulanmıştır. (11)
Tüm bu uluslararası göstergeler, hukuk devleti ilkesinin küresel ölçekte zor dönemden geçtiğini göstermektedir. Elbette ülkeden ülkeye durumun seyri farklılık göstermektedir. Kimi ülkeler iyileşme adımları atarken, önemli bir kısmında gerileme sürmektedir. Ancak genel manzaraya bakıldığında, 2016’dan bu yana baskıcılaşma dalgasının yargı üzerinde olumsuz etkiler bıraktığı ve vatandaşların adalete duyduğu inancın birçok yerde yara aldığı söylenebilir. (8)
Sonuç: Adaletsizlik Kâbuskentin Habercisidir
Gerek Türkiye’de gerek dünyada sunulan veriler, adalete güvenin sarsılmasının toplumlar için ne denli tehlikeli bir kırılma noktası olduğunu ortaya koymaktadır. “Adalete güvenilmeyen yer gerçek bir kâbuskenttir” ön kabulüm sayısız örnekle desteklenmektedir: Eğer insanlar mahkemelerin adil karar vereceğine inanmıyorsa hakkını aramaktan vazgeçer, güçlüden hesap sorulamayacağına kani olursa hukuksuzluklar kanıksanır. Böyle bir ortamda toplumsal çürüme hızlanır, korku ve belirsizlik hâkim olur. Nitekim Türkiye’de son 15 yılda yargıya güvenin %60’lardan %30’lara düşmesi hukuki kurumların itibarının nasıl aşındığını gözler önüne sermektedir. Benzer şekilde küresel hukuk devleti dizinlerindeki gerileme milyarlarca insanın yaşadığı ülkelerdeki adalet kurumlarının içler acısı durumunu ortaya koymaktadır.
Hukuk devleti mücadelesi, aslında bitmeyen bir yarıştır. Bu mücadelede en mühim unsur ise halkın adalete güven duymasıdır. Güven varsa vatandaşlar hak arama yollarını kullanır, adaletsizliklere karşı ses çıkarır ve iyi örneklerin çoğalmasını sağlar. Güven yoksa o boşluğu korku, kargaşa ve baskı doldurur. Bu da kâbuskentin ta kendisidir.
Sonuç olarak veriler bize hem uyarı hem de ders niteliğindedir. TÜİK’in sormacalarından World Justice Project dizinine ve Freedom House yazanaklarına kadar hepsi aynı noktaya parmak basıyor: Adalet duygusu zedelenmişse toplumun vicdanı kanar. Adalete güveni yeniden tesis etmek ise ancak yargı bağımsızlığını sağlamlaştırarak, hukukun üstünlüğünü tavizsiz uygulayarak ve şeffaf, hesap verebilir yönetim kurarak mümkündür. Aksi hâlde verilerin de ortaya koyduğu gibi kâbuskentin karanlığı ve sisi etrafımızı saracaktır. Yazımı meşhur duvar yazısı ile bitiriyorum: Adalet mülkün temelidir.
Kaynakça:
1) https://www.diken.com.tr/erdogan-durum-tespiti-yapti-adalete-inanc-yoksa-huzur-ve-baris-da-yoktur/
2) https://www.karar.com/guncel-haberler/turkiye-yine-sinifta-kaldi-yargiya-guvende-sondan-ikinciyiz-1778491/
3) https://www.esgazete.com/adalet-yoksa-yargiya-guven-de-yok/
4) https://www.verikaynagi.com/blog/turkiyenin-yuzde-462si-mahkemelerin-adil-ve-tarafsiz-oldugunu-dusunmuyor/
5) https://turkeytribunal.org/tr/haberler/turkiyede-yargiya-guvensizlik/
6) https://yetkinreport.com/2024/12/31/yargiya-guven-ve-yarginin-2024-yili-performansi/
7) https://worldjusticeproject.org/news/wjp-rule-law-index-2023-global-press-release
8) https://eucrim.eu/news/wjp-rule-of-law-index-2023-global-rule-of-law-continues-to-decline/
9) https://worldjusticeproject.org/sites/default/files/documents/Turkey.pdf
10) https://yetkinreport.com/en/2022/09/05/turkey-ceases-to-be-a-state-of-law-ranks-117th-out-of-139-countries/
11) https://freedomhouse.org/country/turkey/freedom-world/2025