11 ilimizin etkilendiği depremin açtığı derin yaraları bir nebze sarmak amacıyla 8 Şubat günü, Özbekistan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu himayelerinde Özbekistan Kültür[!] Dayanışma ve İş Birliği Derneği ile Hatay’a gittim.
Hatay’ın bilhassa Ovakent mahallesi -eskiden köy diye anılacak kadar bir nüfusa sahip: 7000 civarı- 40 yıl önce Türkiye’ye göç etmiş Özbek muhacirleri ağırlamaktadır. Benim yardım alanım bilhassa Ovakent ve civar köyleriydi.
Bilindiği üzere, 11 ilimizi ciddi derecede etkileyen depremin ardından Türkiye 4. seviye yardım çağrısı vermişti, bu uluslararası yardımı da içeren bir çağrı seviyesidir. Bu çağrı neticesinde toplam yabancı görevli sayısı 6636 olmak üzere 100’ü aşkın ülkeden arama kurtarma topluluğu ve yardımlar gelmişti. Arama kurtarma topluluğu yardımı yapan ilk ülke 899 kişi ile dost ve kardeş Azerbaycan oldu. Topluluk desteği veren ve yardım yapan ülkeler arasında dost ve kardeş Kazakistan, Kırgızistan, KKTC, Macaristan, Türkmenistan ve Özbekistan vardı. Depremin dokuzuncu günü Özbekistan’dan gelen 71 sıhhiyeci askerî görevli Ovakent’te tam teşekkülü bir sahra hastanesi kurdu ve her gün halka Özbek pilavı ikramında bulundu. Bununla birlikte Özbekistan arama kurtarma topluluğu da Ovakent ve Antakya’da arama kurtarma çalışmalarına katılıyordu. 112 acil çalışanlarının birçok defa Özbekistan sahra hastanesine teşekkür için geldiklerine ve Özbekistan askerleriyle çay içip sohbet ettiklerine şahit oldum. Özbekistan’ın kurduğu sahra hastanesi, yaklaşık 5 ay daha Ovakent’te kalıp depremde yaralananlara ve başka hastalıklardan muzdarip halka sağlık hizmeti sundu.

Yaptığım bu girizgâh, esasında “Türk Devletleri Teşkilatı”nı daha anlaşılabilir bir biçimde açıklamak içindi. Türk Devletleri Teşkilatı; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye olmak üzere 5 üye ülkesi ve Macaristan, Türkmenistan, KKTC olmak üzere üç gözlemci ülkesi bulunan uluslararası bir örgüttür. Türk Devletleri Teşkilatının kuruluş nedeni ve amacı, Türk Dünyası 2040 Ülküsü’nde [vizyon] açıkça belirtilmiştir: “2009 yılındaki kuruluşundan bu yana, kısaca Türk Kurulu diye bilinen Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Birliği Kurulu, gücünü halklarımızın dil, irfan ve müşterek geçmişindeki ortaklıklardan almıştır. Bu, bölgesel bir Teşkilata dönüşmek üzere Üye Devletler arasında iş birliğinin kademeli bir şekilde kurumsallaşması için elverişli bir temel sağlamıştır.” “…ve gerektiğinde maddi ve fikri [entelektüel] kaynakların sunulması yoluyla Teşkilat, artan iş birliği ve dayanışma için sağlam ve şeffaf bir zemin sağlayacaktır.” 2040 Ülküsü belgesinde, Teşkilat’ın üye devletlerinin birbirlerine verdiği bu teminat 6 Şubat depreminin ardından -yukarıda da kısaca bahsettiğim üzere- Teşkilat’ın üye ve gözlemci ülkelerinden Türkiye’ye gelen yardımlarla somut bir hâl almıştır.
Türk Devletleri Teşkilatı Genel Kâtibi Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev’in deprem bölgesini ve Özbekistan sahra hastanesini ziyaretleri de bu minvalde verilebilecek somut örneklerdendir.
Özbekistan sahra hastanesinin girişinde yazan “O’zbek-Turk do’stligi abadiy bo’lsin!” duasında, depremin ilk günü Azerbaycan’dan gelen itfaiye erlerinden Ehmedov Mirhuseyn’in: “Biz Türkiye’nin yası bitene kadar buradayız. 40 gün Türkiye yas verse 40 gün Azerbaycan da yasta.” ifadesinde Türk’ün özünü hatırladığına, kardeşin kan kardeşine el uzattığına şahitlik ediyoruz.

Bu noktadan hareketle, devletler arasında yapılan iş birliklerinin, ortaklaşa yürütülen tasarıların [proje] uluslararası alanda ve devletler indinde çok değerli olmakla birlikte, halkların da yavaş yavaş dikkatini çekip insanları bilinçlenmeye sevk ettiğini görüyoruz. Ebedî temennim ve çalışmam Türk Devletleri Teşkilatının kurulma gayesi, iki taraflı kazanç ve iş birliğinin devam ettirilmesi yönündedir.