Kendine Ait Bir Oda’da belirttiği üzere Virginia Woolf, yazarların belli bir konuya ya da kişiye dair düşüncelerini öğüt verircesine eserlerindeki kahramanlara söyletmelerine karşı çıkar. Woolf’a göre kitap kahramanlarını ders vermek için kullanmak usta bir yazara yaraşmaz. Yazarın diğer romanları[!] incelendiğinde görülebilir ki Woolf düşüncesinin arkasında durmuştur. Öyle ki kaleme aldığı eserlerde kendi fikrini gözler önüne sermek yerine, kahramanların bilinçsizce bilinçlerinden geçirdikleri düşünceler arasına saklar. Edebiyat camiasında bilinç akışı yöntemi şeklinde bilinen bu yazım tarzı Woolf’un kitaplarının okunmasını oldukça zorlaştırır. Okuduğunuz metin ise Virginia Woolf okumalarına küçük bir yardım niteliğindedir ve metinde Woolf’un Deniz Feneri[!] isimli romanında bilinç akışı yönteminin nasıl kullanıldığı incelenecektir. Kendinizi düşünceler arası seyahate hazırlamanızı söyler, iyi okumalar dilerim.
“Bilinç akışı yöntemi, kahramanın bilinç ve bilinçaltı dünyasını olduğu gibi okura sunmayı amaçlayan bir tür sesli düşünme gibidir.”1 Okumayı ve anlamayı zorlaştırması nedeniyle bu yöntemle yazılan eserlerin pürdikkat okunması gerekir. Aksi takdirde bendenizin yaptığı hataya düşer ve Deniz Feneri gibi derinlikli eserleri okumaya başladığınızda sıradan birer roman sanırsınız. Sonra sonra fıkralar [paragraf] arası geçişin keskinliği aklınızı karıştırır ve kitabı bir kenara bırakırsınız. Kendi kendinize şunu sorarsınız: “Ben az önce birinin kafasının içinde miydim?” Başımızı evet anlamında sallayarak size cevap veririz ve ekleriz: “Bilinç akışına maruz kaldınız.”
Woolf’un bilinç akışı yöntemini nasıl kullandığından bahsetmek gerekirse Deniz Feneri’nin 17, 20 ve 21. sayfalarına bakabiliriz. Bir durum hikayesinin anlatıldığı bu sayfalarda Bayan Ramsey ve Charles Tansley yan yana kasabaya gitmektedirler. Ne var ki odaklanılması gereken şey fiziksel[!] yolculuk değil, zihinsel yolculuktur. İki kahraman da kendilerindeki henüz tanımlayamadıkları duygularla boğuşmakta, yaşadıkları hislerin sebebini geçmiş olayları irdeleyerek bulmaya çalışmaktadırlar.
Tansley, Bayan Ramsey’e karşı beslediği sevgiyi yolculuğun bitimine yakın fark eder. Bir dış gözlemci eserdeki bu gelişmeyi anlatsaydı okuyucu durumu çok daha çabuk kavrayabilirdi. Fakat Woolf okuyucuyu eserin dışına değil, içine yerleştirir. Bizler de kahramanla birlikte, tıpkı bir Şerlok gibi duyguları çözümleriz. Üstelik kitaptaki duygu çözümlemelerinin sonucunda her daim kesin bir kanaate varmayız. Bazen de düşünceler, tıpkı gerçek hayatta başımıza geldiği gibi, bir başkasının bölmesi üzerine yarıda kesilir. Tansley, Bayan Ramsey’e duyduğu sevgiyi fark etme sürecinde, içinde bulunduğu zamandan kopar, geçmiş anıların kucağına atlar. Bu sayede bir özet şeklinde kahramanlar arasındaki hikâyenin de farkına varırız. Ne var ki olay hikayelerindeki gibi eylemlerin bir akış içinde ilerlemesini bekleyen okur için bu tarz geri dönüşler kafaları karıştırabilir.
Zaman çizelgesini altüst eden bir başka örneğe ise sayfa 30’da rastlarız. Şimdiki zamanda birbirleriyle nadiren konuşan iki kişinin, Bay Ramsay ve William Bankes’in geçmiş zamanda iki sıkı dost olduklarını görürüz. Bir nedenden dolayı Bay Ramsay, Bankes’i hayatından uzaklaştırır. Dostluklarının bitiş nedenini öğrenmek, Bay Ramsay’in kişiliğini anlamamızı sağlayacaktır. Dolayısıyla denebilir ki bilinç akışı sayesinde kitaptaki kahramanların kişilikleri ve ruhiyatları hakkında çıkarımlar yapabiliriz. Artık hem bir Şerlok hem de bir Freud’uzdur.
Eserde dikkat edilmesi gereken bir diğer husus kahramanların şimdiki zamanda, nerede, ne yapmakta olduklarını, yine kahramanların bilinç akışı sırasında verdikleri bilgi kırıntılarından çıkarmamız gerektiğidir. Tıpkı bir yapbozu tamamlamak gibi, okuyucu zihninde sahneyi teker teker doldurmalıdır. Kimi zaman bilinç akışında ismi daha önce zikredilmeyen şahıslara rastlanılabilir. Bu gibi durumlarda önerimiz o ismin bir kenara karalanmasıdır. Bir kahraman bir kere anıldıysa mutlaka karşınıza tekrar çıkacaktır.
Yaşanan olayları ve kişilikleri bir süreç içinde okuyucuya sunan Deniz Feneri kesinlikle okunması gereken kitaplar arasındadır. Ne var ki tavsiyemiz şudur ki okurken bir kâğıt ve kalemi yanınızda bulundurunuz. Zira zamanda yolculuğa çıkacağınız gibi kahramanların kişiliğinde de seyahatler gözlemleyeceksiniz. Dileriz ki bu bulmacayı okumakta sizlere yardımımız dokunur.
1) Özlem Kale, “EDEBİYATTA BİLİNÇ AKIŞI TEKNİĞİNE BAŞVURULMA SEBEPLERİ ÜZERİNE BAZI DİKKATLER”, E-Journal of New World Sciences Academy, 2015, s. 88.
(Derginin On Birinci Sayısını Okumak İçin Tıklayınız)