Dizelge
Evrenkent Kalemleri
  • Türkçe Sözlük
  • Yazılar
  • Kütüphane
  • 10 Soruda Evrenkentler
  • Kalemlerimiz
  • Hakkımızda
    • Hakkımızda
    • İlkelerimiz
  • İletişim
    • İletişim
    • Yazı Gönder
  • Dükkân
Evrenkent Kalemleri

Benzer Mitoloji/Esatir Ögeleri

Dünya genelinde esatir anlatıları, ögeleri, kahramanları için mutabık bir hikâye yoktur. Örneğin Afrodit’in doğumu üzerine iki efsane vardır. Homeros, tanrıçanın Zeus ile Okeanos’un kızı Dione’den doğduğunu söyler. Hesiodos’a göre ise Kronos, kral babası Uranos’u devirirken bir orakla babasının cinsel uzvunu keser. Ardından kopan uzuv denize düşer ve oluşan köpüklerden Afrodit doğar. (1, 2) 

Türk esatirinde de pek çok tanrı ve ruh vardır ancak bunlarla ilgili çok ayrıntılı bilgiye sahip değiliz. Ayrıca yukarıda bahsettiğim karmaşıklık durumu Türkler için de geçerlidir. Mevcut bilgiler farklı Türk kavimlerine göre değişmekte, kimi zaman da çelişmektedir. Hatta İslamiyet öncesi Türklerde tek tanrıya inanıldığı görüşü bile tartışmaya açıktır. (3) 

Okuma topluluğumuz ile yaptığımız okumalar neticesinde Türk esatirinde her şeye gücü yeten, aldatılamayan, sonsuz bilgiye sahip… Kısaca tüm isim ve sıfatları kendinde toplayan mutlak bir tanrı bulamadım. Bana göre tek bir Gök Tanrı yerine gökteki tanrılar düşüncesi daha doğrudur. Ülgen, Ak Ana, May Ana vb. gökteki tanrılar, “teke” hizmet eden ortaklar şeklinde de yorumlanabilir. 

Bu yazıda yaptığımız okumalar sırasında keşfettiğim esatir benzerliklerine değineceğim. Yukarıda da bahsettiğim üzere esatir ögelerinin birden fazla hikayesi var olabilmektedir. Hâliyle hikayelerin benzerlik gösteren hâllerine değineceğim.  

Âdem ile Havva ve Törüngey ile Ece 

Kur’an-ı Kerim okurken keyif alınması için kurgulanmış bir kitap değildir ve bazı boşlukları vardır. Hz. Âdem ile Havva’nın yaratılışı ve cennetten kovuluşu ayrıntılandırılmamıştır. Kur’an’da bu meseleyi baştan sona açıklayan beyan bulunmadığı için Tevrat ve İncil anlatımlarıyla desteklenerek İslam esatiri inşa edilmiştir. (4) Ben de serüveni bu doğrultuda aktaracağım. 

Âdem’in yaratılış hikayesi Yaratılış Kitabı’nda yer alır. Tanrı, yeryüzünün toprağından Âdem’i şekillendirir ve ona yaşam nefesini üfler. Âdem cennette güzel bir bahçeye yerleştirilir ve bahçeyi korumakla görevlendirilir ancak Âdem yalnızdır. Bu yüzden Tanrı onun kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır. 

Âdem ve Havva, Cennet (Aden) Bahçesi’nde mutlu bir şekilde yaşarlar ancak Tanrı’nın yasakladığı İyi ve Kötüyü Bilme Ağacı’ndan yememeleri gerekir. Bir gün, bir yılan Havva’yı ölümsüzlük ve iyi ile kötüyü bilme vaatleriyle kandırarak yasak meyveyi yemeye ikna eder. Havva da Âdem’i bu meyveden yemeye teşvik eder. Yasak meyveyi yedikten sonra Âdem ve Havva’nın gözleri açılır ve kendilerini çıplak olarak görürler. Utanç içinde saklanmaya çalışırlar ancak Tanrı gerçeği öğrenir ve sebebini sorar. Âdem, “yanıma verdiğin kadın bana bu meyveyi verdi.” diyerek suçunu Havva’ya yükler. Havva ise “Yılan beni aldattı.” diyerek suçu yılanı atar. Âdem ve Havva cennetten kovulurlar. Ardından Tanrı, Havva’ya doğum sancısını ve Adem’e toprağı ekip biçme mücadelesini yükler. Tanrı “Artık karnının üzerinde sürünecek ve toprak yiyeceksin.” diyerek yılanı da lanetler. (6) 

*** 

Törüngey ile Ece’nin (Torunguy, Türüngey, Türüngey, Torongay / Ecey, Eçe, Eje) başından geçenleri de Kadim Türklerin Mitolojik Hikayeleri kitabından aktaracağım. 

“Ülgen, insanın vücudunu topraktan, kemiklerini de taştan yarattı. En sonda Ülgen, insanın kaburgasından bir kadın yarattı. (…) Ülgen bu çifte, ki adları kadim Türklere göre Töringey’le Ece idi, şöyle dedi: 

– Bütün gördüklerinizden yiyebilirsiniz, ancak bu ağacın meyvesini yemeyin (bunun hangi ağaç olduğu bilinmez). 

Ülgen bunları deyip kayboldu. Kaybolmadan önce insanları ve meyveleri korumak için büyük bir yılan yarattı. (…) Ancak Ülgen’in yokluğunu fırsat bilen Erlik, yerin altından çıkıp geldi ve insanlara dedi ki: 

– “Ülgen, size kötü meyveleri yemeyi yasaklamayıp, iyi meyveleri yemeyi ise yasaklıyor çünkü iyi meyveleri kendisi için saklıyor.” 

Töringey ve Ece, Erlik’i dinlediler, onun sözünü tuttular ve yasak meyveyi yediler. İlk Ece, Erlik’in sözleri üzerine yasak meyvelerden birini ısırdı. Çok tatlı meyveyi kendisi yemekle kalmadı, kocasının da ağzına sürttü. Her ikisinin yasak meyveyi yemeleriyle aynı anda tüyleri döküldü ve çıplaklıklarının farkına vardılar. Kaçıp ağaçların arkasında saklandılar. İnsanları Erlik’ten ve yasak meyveden koruyamayan yılan lanetlendi. (…) 

-Ülgen: “Ben sizlere bu ağacın meyvesinden yemeği yasaklamıştım, neden beni dinlemeyip de yediniz? Mademki beni dinlemediniz şimdi yeryüzüne inin ve orada ölüm saatiniz gelene kadar yaşamaya devam edin.”  

Törüngey ile Ece ağlamaya, yalvarmaya, af dilemeye başladılar ancak Ülgen son hükmünü de verdi: 

– Bundan sonra sen Ece, çocuk doğuracaksın, canından can ayrılacak, doğum acılarını, sancılarını sen çekeceksin. Sen Töringey, kadına kandığın için elinin zahmeti ile kendine yiyecek bulacaksın, soğuk, sıcak demeden çalışacak, rızkını kendin kazanacak, ailene bakacaksın ve siz bundan sonra ölümü tadacaksınız.” (5) 

Hades / Erlik / İblis 

Hades hem kadim Yunan’da yeraltı tanrısına hem de ölülerin ruhlarının varacağı son yer diye düşünülen, dünyanın altında bulunan karanlık mekâna verilen isimdir. Hades ve kardeşleri babaları Kronos’u alaşağı ettikten sonra Zeus gökyüzünü, Poseidon denizleri, Hades ise yeraltını alır. Hades’in kendini görünmez yapan miğferi ve Bident isimli iki uçlu asası vardır. İnsanlar, Hades’in şerefine bazı geceler fedakârlık ayinleri yaparlardı. Bu ayinlerde yer altı tanrısına ulaşması için kurbanların kanı yeryüzünde öylece akmaya bırakılırdı. (7, 8) 

Tanrı Hermes’in ruhları yer altı dünyasındaki Cehennem (Stiks) Nehri’ne götürdüğüne inanılıyordu. Burada yaşlı kayıkçı Kharon onları Kerberos’un (üç başlı vahşi köpek -Hesiodos’a göre elli başlı-) bulunduğu Hades’in kapılarına götürürdü. Kapılara ulaşan ruhların nihai varış noktaları yaşamları boyunca yaptıkları eylemlerin değerlendirilmesiyle belirlenirdi. Ruhları üç isim yargılardı: Minos, Rhadamanthys ve Aeacus. İyi bir hayat sürdüğüne karar verilen ruhlar önce Lethe Nehri’nin sularını içmeye götürülürdü. Bu, onların tüm kötü anıları unutmalarını sağlardı. Ardından cennete benzeyen Elysian Tarlaları’na götürülürlerdi. Kötü bir hayat süren ruhlar ise öfkeli tanrıçaların, Erinyeler’in eline teslim edilir ve ardından yaptıklarının cezasını çekmek üzere Hades’in en derin yeri Tartarus’a götürülürlerdi. Yaptıkları kötülüklerle Tanrıları inciten ve büyük utanç kaynağı ruhlar ise sonsuz işkenceye mahkûm edilirdi. (7) 

Erlik, (İrlik, Yerlig, Erleg, Yerleg, Ördög) kötülüklerin kaynağı görülen tanrıdır. Kara güneş ile aydınlatılan yeraltında akan ırmağın kenarındaki, yüksek bir dağın eteğinde kırk köşeli taş veya demir sarayında yaşar. Tılsımlı çelik bir mızrağı vardır. İhtiyar ve çirkin bir görüntüye sahiptir. Erlik bilgisiz ve yıkıcıdır. Düzen ve barış istemez. Huzura karşıdır, yeryüzünü karıştırmak ister. Sonsuz karanlıkların içinde yaşar. İradesi yoktur. Erlik’in yeryüzüne çıkışıyla âleme aniden karanlık çöker, rüzgâr eser, fırtına kopar, yer sarsılır. İki köpeğinin adı Kazar ve Pazar’dır. Kötü ruhların tamamı onun egemenliği altındadır. Törüngey ve Ece adlı ilk insanları yasak ağacın meyvelerini (veyâ yasak dallardaki meyveleri) yemeleri için kandırır. Bunun için de yılanı kullanır. Tanrı durumu fark eder ve Erlik’i sonsuza dek yeraltına sürgüne gönderir. (9) 

İblis, İbrahimi dinlerde insanları günaha sürükleyen bir varlıktır. Hristiyanlık’da Tanrı’ya isyan etmiş düşmüş bir melek, İslam’da ise cin kabul edilir. Kur’an’da İblis kibrine yenik düşerek topraktan yaratılan Adem’in önünde eğilmeyi reddettiği için cennetten kovulur. İnsanların zihinlerine vesvese bulaştırarak onları günaha teşvik eden, ateşten yaratılmış kötü bir varlıktır. (10) İnsanların imtihan edilmesi ve mahiyetlerindeki kabiliyetlerinin tezahür etmesi için Allah, İblis’e vesvese izni vermiştir. (11) 

Yaratılış Kitabı’nda kendisinden bahsedilmemesine rağmen, Hristiyanlar genellikle Cennet Bahçesi’ndeki Âdem ile Havva’yı aldatan yılanı İblis olarak tanımlar. Vahiy Kitabı’nda İblis, baş melek Mikail tarafından yenilgiye uğratılan ve Cennet’ten aşağı atılan Büyük Kızıl Ejderha olarak görünür. Daha sonra bin yıllığına bağlanır, ancak nihai olarak yenilmeden ve Ateş Gölü’ne atılmadan önce kısa bir süreliğine serbest bırakılır. (10) 

Prometheus / Ülgen 

Prometheus ilk insanlara çamurdan şekil verdi. Onları tanrıların görüntüsünde biçimlendirdi ama Zeus insanlara ölümlü kalmayı ve Olimpos Dağı’nda yaşayanlara aşağıdan ibadet etmeyi emretti. Zeus insanları itaat eden, doğa şartlarına karşı savunmasız, korunmak için tanrılara bağlı yaratıklar olarak gördü ancak Prometheus, bu basit yaratıkları daha büyük bir amaçla tasavvur etti. Zeus’a verilecek kurbanlar için kurnaz Prometheus insanlara yarar sağlayacak bir oyun tasarladı. Bir boğayı öldürdü ve onu Zeus’a sunmak için ikiye böldü. Bir tarafa yenebilecek tüm sağlıklı etleri ve sıcak tutmak için giyilebilecek deriyi koydu. Tüm bunları boğanın büyük ve pis kokan midesinin ve bağırsak kalıntılarının altına sakladı. Diğer tarafa da hayvanın kemiklerini ve kıkırdaklarını koydu ve üzerini en yağlı etle örttü. Zeus göze hoş gelen kısmı seçti ve ne kadar iyi tapıldıklarını göstermek için Olimpos Dağı’ndaki tanrılara götürdü. Zeus doku tabakasının altındaki değersiz kemikleri ortaya çıkardığında yaptığı hatadan dolayı utandı. Etin en iyisini geride bırakmış ve Prometheus tarafından kandırılmıştı. Zeus, Prometheus’un dalaveresinden dolayı çok öfkelendi ve ateşin dünyada kullanılmasını yasakladı. Prometheus yaratılmışların ateşten mahrum kaldıklarını görmeye dayanamadı. Bu yüzden Atena ve Hephaistos’un işliğinden [atölye] ateş çalmak için Olimpos Dağı’na tırmandı. Oyuk bir rezene sapının içine ateşi sakladı ve insanlara getirdi. Bu sayede insanlar doğayı kendi yararlarına kullanma ve doğaya egemen olma gücünü sahip oldular. Ateş sayesinde insanlar ısıyı kullanıp hayatta kalabilirlerdi. -Öte yandan silahlar üretebilir ve savaşlar başlatabilirlerdi.- Prometheus’un alevleri uygarlığın hızla gelişmesini sağladı. Zeus aşağıya, bu manzaraya baktığında neler olup bittiğini anladı. Prometheus bir kez daha onun onurunu yaralamış, velayetini [otorite] sarsmıştı. Gözü dönen Zeus, acımasız bir ceza uyguladı. Prometheus, sonsuza kadar bir kayalığa zincirlenecekti. Her gün, karaciğerini parçalamak üzere bir akbaba onu ziyaret edecekti. Izdırabının sonsuza kadar sürmesi için karaciğerini her gün eski hâline dönecekti. (12, 13) 

Ülgen, (Bay Ülken, Ülgön, Ulgon, Ulgan) iyilik tanrısıdır. Göğün 16. katında oturur. Kayra Han’ın oğludur. (9) İnsanı ve dünyayı topraktan yaratmıştır. (5) Birçok yerde ezeli ve ebedi kabul edilir. Hava olaylarını düzenler, yıldızları idare eder. İnsanların yaşayacağı yerleri de yoktan var eden odur. (3) Altın Dağ’da, altın kapılı altın bir sarayda yaşar. Altın bir tahtı vardır. (9) Ülgen ismi bazı kaynaklarda Gök Tanrı’nın yerine kullanılmaktadır fakat gerçekte Gök Tanrı olup olmadığı pek belirgin değildir. (3) 

Ateşin insanlara bahşedilmesi Kadim Türklerin Mitolojik Hikayeleri kitabında bu şekilde geçmektedir: 

“Sonra Ülgen düşündü ki, insanların rahat yaşaması için ateşi yaratmak lazım. İnsanlar çıplak idiler, soğuktan donuyor, yiyeceklerini çiğ çiğ yiyorlardı. Kurbağa, Ülgen’e şöyle dedi:  

-Dağın üzerinde kavak ağacı var. Git ondan ateş al.  

Ülgen, ağacın kabuğunu soydu, sonra iki taş götürüp onları birbirine vurarak ateş çıkardı ve onu insanlara verdi.” (5) 

Poseidon / Ukulağan 

Poseidon, deniz (su), deprem ve at tanrısıdır. Poseidon, kadim Yunan’ın gök ve baş tanrı Zeus ile ve yeraltı dünyasının tanrısı Hades’in kardeşidir. Üç kardeş babalarını tahttan indirdikten sonra kura çektiler ve deniz krallığı Poseidon’a geçti. Silahı üç dişli mızraktır. Yunan şair Hesiod’a göre, Zeus’un şimşeği ve Hades’in miğferi gibi Poseidon’un üç çatallı mızrağı da üç Tepegöz (Cyclops) tarafından şekillendirilmiştir. (14) 

Ukulağan, (Ukulan, Ukula, Ukulo, Ukun, Ukulan Toyon) su tanrısıdır. Suyun temizliğini korur, balıkları çoğaltır. Balık tutmadan önce kendisinden izin istenir ve avın uğurlu geçmesi dilenir. Suyu kirletenleri ve gölleri kurutanları cezalandırır. Kışın ırmağın buz tutmuş kısmı üzerinde ateş yakılmasını hoş karşılamaz ve böyle yapanlara kin besler. (9) 


Kaynakça 

1) https://www.getty.edu/art/exhibitions/aphrodite/origins.html 
2) https://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus%3Atext%3A1999.01.0130%3Acard%3D173 
3) Çoruhlu, Yaşar. Türk Mitolojisinin Ana Hatları. İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 1. Basım, 2002. 
4) https://www.islamiarastirmalar.com/journal_article/kurana-gore-hz-adem-a-s-in-seruveni-adventure-of-adam-according-to-quran/ 
5) Bayat, Fuzuli. Kadim Türklerin Mitolojik Hikayeleri. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2. Basım, 2017. 
6) https://www.youtube.com/watch?v=5hXQsh4PuBw 
7) https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-418/hades/ 
8) https://okuryazarim.com/yeralti-tanrisi-hades/ 
9) https://www.denizkarakurt.com.tr/images/2023/PDF/TURK-SOYLENCE-SOZLUGU.pdf 
10) https://en.wikipedia.org/wiki/Satan#cite_note-3 
11) https://sorularlaislamiyet.com/seytan-neden-insanlara-dusmandir 
12) https://www.youtube.com/watch?v=U_u91SjrEOE 
13) https://www.liverpoolmuseums.org.uk/world-museum/greek-myths-and-legends/prometheus-stealing-fire-gods 
14) https://www.britannica.com/topic/Poseidon

21. Sayıyı Okumak İçin Tıklayınız

Sezer Aydın
Yazar: Sezer Aydın
sezernw@yandex.com

ekalemleri Evrenkent Kalemleri @ekalemleri ·
29 Eki

Türkçe Öykü Yarışmamıza katılan tüm yazarlarımıza teşekkür ederiz. Herkesin eline, emeğine sağlık.🥰👏🏻🪶

Yarışmamızın sonuçları ektedir. Ödülü kazanan yarışmacılarımızla en kısa sürede iletişime geçeceğiz.

ekalemleri Evrenkent Kalemleri @ekalemleri ·
25 Tem

Türkçemizi koruyalım, yabancı kelime kullanımından kaçınalım.
https://www.evrenkentkalemleri.com

#Cuma

ekalemleri Evrenkent Kalemleri @ekalemleri ·
11 Tem

Türkçemizi koruyalım, yabancı kelime kullanımından kaçınalım.
https://www.evrenkentkalemleri.com

#güneş
#sıcakhava

ekalemleri Evrenkent Kalemleri @ekalemleri ·
20 Haz

Türkçemizi koruyalım, yabancı kelime kullanımından kaçınalım.😇

https://www.evrenkentkalemleri.com

#kesfet
#evrenkent
#evrenkentkalemleri

Daha fazla yükle

EVRENKENT KALEMLERİ

EVRENKENT KALEMLERİ
Yaşanan bazı yanlış anlaşılmalara açıklık getirmek ve sürecin şeffaflığını korumak adına kısa bir açıklama yapmak istedik.
Beklenen gün geldi. Üretim ilkemiz kapsamında düzenlediğimiz 2. Türkçe Öykü Yarışması'nın sonuçlarını bu akşam saat 21.00'de Evrenkent Kalemleri YouTube hesabımızda açıklayacağız.📚🤗🥳Kim bilir belki de siz birinci olmuşsunuzdur. Hepinizi bekliyoruz.🪶
Daha Fazla Yükle... Takip Et

Tasarım : Sezer Aydın
Gizlilik İlkelerimiz


©2025 Evrenkent Kalemleri | Tüm Hakları Saklıdır
Product successfully added to the cart!