Mitolojiye Giriş
Yazar: Fuzuli Bayat
Türk Esatiri Üzerine
Merhaba sevgili okuyucularımız, Evrenkent Kalemleri Okuma Topluluğumuz ile yeni bir okuma dizelgesine başladık. Bir yıl boyunca “Türk Esatiri” üzerine okumalar yapacağız. Eylül ayında Prof.Dr. Fuzuli Bayat’ın Mitolojiye Giriş ve Pertev Naili Boratav’ın Türk Mitolojisi isimli kitaplarını okuduk. Esatir? Daha önce bu kelimeyi duymuş muydunuz? Eğer duymadıysanız bizim okumalarımız vesilesiyle duyacaksınız. Çünkü “esatir” kelimesi “mitoloji[!]” kelimesinin yerine kullanılan Türkçe kökenli bir kelimedir. Esatirler, alemi simgelerle anlamlandırmaya yardım eder. İnançlar, doğa olayları ve insanlar sanki bir üstün güç sayesinde yeniden yaratılırlar. Tarih boyunca insanlar kendi değerlerini, yaşam biçimlerini sağlam zeminlere oturtmak için “esatirlere” ihtiyaç duymuşlardır. Peki insanlar kurtarıcılara da ihtiyaç duymuşlar mıdır? Gök tanrı, iyilik tanrısı, bilgelik tanrısı gibi birçok tanrı simgesinin günümüzde varlığını kabul eden insanları göz ardı etmezsek evet insanlar hayatı anlamlandırma çabasına girmişlerdir.
Prof. Dr. Fuzuli Bayat’ın eserinde Türk esatirinin neden gelişmediğini, ya da bir Yunan esatiri kadar neden önem arz etmediğini belirli sayfalarda okuduk. Bu anlatım hakkında siz neler düşünürsünüz bilemem fakat ben birkaç eleştiride bulunacağım. Öncelikle “dil” konusu üzerine konuşacağım. Mitoloji yerine “esatir” kelimesini kullanıyoruz (yazar çoğu yerde esatir dese de Azerbaycan Türkçesi’nde “esatir” kelimesinin kullanıldığından bahsetmiş.) Peki neden diğer kelimeler için Türkçe karşılıklar bulamıyoruz? Örneğin anlatı boyunca kozmogonik[! ve antropoganik[!] kelimelerinin sıklıkla kullanılması çok rahatsız ediciydi.
Kitapta beni en çok etkileyen kısım son sayfalarda bahsedilen günümüzde esatirlerin hangi alanda etki gösterdikleriydi. Beyaz perdede, edebî eserlerde, hatta kahve içmeye gittiğimiz kahvehanelerde bile “esatirler”den bir parça buluyoruz. Harry Potter’ın birden bu kadar sevilmesi, çoğu mekânda simgeleştirilmesi insanların inançlarını diri tutmak istemesi ile ilgili midir? Yoksa biz buna çağcıllaşma etkisi de diyebilir miyiz? Bence bu soruyu düşünelim. Son yıllarda ilgisi hiç azalmayan ve git gide artan Harry Potter’ın günümüzde esatiri simgelediğini söylemek ne kadar doğru? Aslında Harry Potter’e bu gücü yüklerken yine Türk esatirinin değerini mi düşürüyoruz? Sorular gittikçe artabilir fakat boşlukları doldurulmayan bir derya içerisindeyiz ve geçmişten bulduğumuz parçalarla bu soruları yanıtlayabiliriz.
Bir sonraki kitabımızda Türk esatirini ana hatlarıyla inceleyeceğiz, beklemede kalın.
-Aslı Aksoy
Esatir Okumalarına Başlarken Yaratılış Destanı Üzerine
Okuyacağınız yazı kitap eleştirisi yazısından ziyade “yanlış adlandırma” üzerine yazıldı. Esatir okumalarına Pertev Naili Boratav’ın Türk Mitolojisi ve Fuzuli Bayat’ın Mitolojiye Giriş kitaplarıyla başladık. Kitapların içeriği ile ilgili eleştiriyi diğer kalemlerimize bırakacağım. Fuzuli Bayat’ın kitabında Türk esatirinin diğer esatirler ile farklarının ortaya konulduğu kısımda “Yaratılış anlatıları” ifadesinden hareketle okuyacağınız metni kaleme aldım.
Esatir, doğa karşısında aciz durumdaki insanlığın evreni yorumlama şeklidir. Mircae Eliade’ye göre iki önemli soru esatirin doğuşuna öncülük etmiştir: “neden?” ve “nasıl?”. İnsan var olduğundan beri dil de vardır, insan çevresiyle etkileşim kurabilme yetisiyle dünyaya gelmektedir öyle ki Chomsky’e göre insan tüm dilleri konuşabilecek yetiyle doğmaktadır. Daha sonra çevrenin etkisiyle bazı dil yetenekleri sivrilirken bazıları ise körelmektedir. İnsanlığın iletişim konusundaki kusursuzluğu beraberinde toplumsal yaşamı da getirmiştir. İnsanlar toplum hayatını dil yeteneklerine borçludur. İnsan doğanın işleyişiyle ilgili düşüncelerini dili aracılığıyla “neden?” ve “nasıl?” sorularına dönüştürmüş ve onlara cevap aramıştır.
Eskicil (arkaik) dönemde ortaya çıkan düzen oldukça ürkütücüdür. Gökyüzünün gürleme sesi dağlardan ovalara yayılmaktadır. Peşinden de gözyaşları toprağa düşmektedir. İşte, “yağmur” böyle doğmuştur. Peki, gök neden önce bağırıp sonra ağlamaktadır? Esatir tam da burada devreye girmektedir. Amacı gökyüzünün neden bağırarak ağladığını açıklamaktır. İnsan, evreni ve evrenin işleyişini açıklamaya çalışırken kendi türünün yaratılışını da sorgulamıştır. Fuzuli Bayat kitabında Türk esatirinin yaratılışı konu alan anlatılar çevresinde geliştiğini yazmıştır. Eskicil zamanda doğa karşısında edilgen durumdaki Türkler, esatire Tanrı ve çeşitli ruhlar ekleyerek yaratılışın nasıl gerçekleştiğini irdelemiştir. Edebiyat kitaplarımızda “Yaratılış Destanı” adıyla geçen metin, esasında destan hüviyetinden uzaktır. Destan türünde insan edilgenlikten sıyrılmış ve etken konuma gelmiştir. Yazıdan önceki devirlerde oluşup sonra yazıya geçirilmiş anlatılarda türü belirlemenin en doğru yolu metnin içeriğine odaklanmaktır. Esatirde insan olayların merkezinde yer almaz ve edilgen durumdadır ancak destanda insan çoğu zaman olayların merkezindedir. Destanlarda insan, Tanrı ve ruhlarla savaşacak hatta onları yenecek kadar güçlenmiştir. Oysa Yaratılış Destanı, insanın yaratılışından önce Ülgen ve Erlik’in anlatısıyla başlamaktadır. Metinde ana odak insan değildir. Dünyanın nasıl yaratıldığı, insanların kötü ruhlar tarafından nasıl kandırıldıkları ve ruhlar arasındaki çatışmalar anlatılmaktadır. Yaratılış Destanı adlandırması, esatir ve destanın tür bakımından birbirine çok yakın olmasından kaynaklı yanlış bir adlandırmadır. Yaratılış Destanı, esasında esatirdir ve günümüzde de yanlış adlandırılmaktadır.
-Kadir Kadakal
Mitolojiye Giriş Üzerine
Prof. Dr. Fuzuli Bayat’ın Mitolojiye Giriş isimli kitabında “esatir” kelimesi ile tanıştım. Bunca zaman neden mitoloji[!] kelimesini kullanmışım diye kendime kızdım. Eseri okurken esatir [mitoloji], baş ilmi işçi [doçent], kurgu sökücülük [dekonstraktivzm] gibi birkaç Türkçe kökenli kelime öğrensem de genel anlamda yabancı kelimelerin yoğunluğu eserin okunmasını ve anlaşılmasını güçleştiriyordu.
19. yüzyıl sonrası araştırmaların ilerlemesi ile bütün dünya halklarının esatirleri olduğu anlaşılana kadar uzun bir süre sadece Batı dünyasının Yunan esatirlerini dinledik. Kendi özümüze, kültürümüze yabancılaşarak Yunan ve Roma kültürünün hayranı olduk. Neden ben Poseidon’u, Zeus’u, Hades’i; Tengri’den, Umay’dan, Ülgen’den daha iyi biliyorum. “God of War” oyununu birçoğunuz duymuştur. Bir oyun ile İskandinav esatirini tüm dünyaya tanıttılar ve öğrettiler. Neden biz böyle şeyler yapamıyoruz? Sahip olduğumuz zenginlikleri kaybetmemek, özümüzü ve kendimizi bulmak için uyanmamız gerekiyor.
-Sedef Keskin
Eserde Geçen Yabancı Kelimeler
Mit | 421 | Etnografik | 8 | Psikolog | 3 | Ansiklopedik | 1 | Sistemlilik | 1 |
Mitoloji | 310 | Karakteristik | 7 | Reel | 3 | Ampirik | 1 | Senkron | 1 |
Mitolojik | 220 | Klasik | 7 | Şema | 3 | Analiz | 1 | Simetrik | 1 |
Sistem | 52 | Kod | 7 | Tez | 3 | Analojik | 1 | Statü | 1 |
Kültür | 47 | Etnoloji | 7 | Film | 3 | Anonim | 1 | Şifre | 1 |
Tip | 46 | Animistik | 7 | Senkretik | 3 | Anormal | 1 | Teorisyen | 1 |
Totem | 45 | Ekonomik | 6 | Astral | 3 | Ansiklopedi | 1 | Teknik | 1 |
Arkaik | 35 | Etnik | 6 | Alegorik | 3 | Astronomik | 1 | Teknolojik | 1 |
Fetiş | 33 | Filozof | 6 | Etnograf | 3 | Ateizm | 1 | Terör | 1 |
Motif | 32 | Paradigma | 6 | Antropomorf | 3 | Biyoloji | 1 | Trajedi | 1 |
Sosyal | 31 | Romantik | 6 | Senkretik | 3 | Dejenere | 1 | Türkoloji | 1 |
Folklor | 29 | Sübjektif | 6 | Kozmolojik | 3 | Disiplin | 1 | Versiyon | 1 |
Epik | 25 | Poeti | 6 | Dramatik | 2 | Folklorik | 1 | Romantizm | 1 |
Rol | 24 | Animistik | 6 | Kompleks | 2 | Filolojik | 1 | Jest | 1 |
Kozmik | 23 | Antropoloji | 6 | Kontrol | 2 | Doktor | 1 | Tipik | 1 |
Teori | 22 | Antropoloji | 5 | Mekanizma | 2 | Etik | 1 | Trajik | 1 |
Karakter | 20 | İdeoloji | 5 | Metaforik | 2 | Etimolojik | 1 | Totemist | 1 |
Kategori | 18 | Kolektif | 5 | Misyon | 2 | Faktör | 1 | Patron | 1 |
Problem | 17 | Obje | 5 | Orijinal | 2 | Festival | 1 | Barbar | 1 |
Fantastik | 17 | Teorik | 5 | Pasif | 2 | Filoloji | 1 | Ritüelist | 1 |
Kült | 16 | Fiziksel | 5 | Pratik | 2 | Genetik | 1 | Üniversal | 1 |
Fonksiyon | 15 | Etiolojik | 5 | Rasyonel | 2 | İdealize | 1 | Gnosolojik | 1 |
Totemizm | 14 | Antik | 4 | Realite | 2 | Kongre | 1 | Psikoanaliti | 1 |
Kozmos | 13 | Diyalektik | 4 | Rönesans | 2 | Konjonktür | 1 | Scriptual | 1 |
Metot | 12 | Formül | 4 | Semantik | 2 | Literatür | 1 | Evhemeristik | 1 |
Sembol | 12 | Katalog | 4 | Sosyolog | 2 | Makrokozmos | 1 | Astromitoloji | 1 |
Kozmogonik | 12 | Metodolojik | 4 | Süperman | 2 | Matematiksel | 1 | Antropormorfik | 1 |
Varyant | 12 | Metodoloji | 4 | Türkolog | 2 | Mesaj | 1 | Primitif | 1 |
Psikoloji | 11 | Moda | 4 | Etnolojik | 2 | Mikrokozmos | 1 | Zoomorfizm | 1 |
Sistemli | 11 | Spesifik | 4 | Kumandan | 2 | Modern | 1 | Zoomorfal | 1 |
Animizm | 11 | Teknoloji | 4 | Etnogonik | 2 | Normatif | 1 | Bılina | 1 |
Grup | 10 | Eleman | 4 | Profesör | 2 | Nevroz | 1 | Pro-monoteizm | 1 |
Fetişist | 9 | Sosyo-kültürel | 4 | Eskatolojik | 2 | Normal | 1 | Politeist | 1 |
İdeal | 9 | Zoomorfik | 4 | Mitos | 2 | Nükleer | 1 | Mistisizm | 1 |
Plan | 9 | Rit | 4 | Natürmitoloji | 2 | Ontolojik | 1 | Hindolojik | 1 |
Model | 9 | Aktif | 3 | Psikoz | 2 | Organizma | 1 | Urform | 1 |
Ekol | 8 | Dinamik | 3 | Semanti | 2 | Paralellik | 1 | Amorf | 1 |
Estetik | 8 | Ekoloji | 3 | Düalist | 2 | Paralel | 1 | Kodeks | 1 |
Kaos | 8 | Fetişizm | 3 | Arşetip | 2 | Pozitif | 1 | Mythique | 1 |
Materyal | 8 | İdeolojik | 3 | Monoteist | 2 | Pragmatik | 1 | Noel | 1 |
Objektif | 8 | Form | 3 | Mistik | 2 | Proses | 1 | Sentagma | 1 |
Psikolojik | 8 | Karakterize | 3 | Ekzoterik | 2 | Sosyalleşme | 1 | Atmosfer | 1 |
Ritüel | 8 | Popüler | 3 | Trikister | 2 | Rasyonalizm | 1 | Antropomorfizm | 1 |
Sembolik | 8 | Prensip | 3 | Antropolojik | 1 | Reaksiyon | 1 | Toplam | 2113 |
Ortak yaşam neticesinde dilimize girmesi sebebiyle anahtar, tema, manga, posta ve mekanizma kelimesini görece masum kabul etmekteyiz. Bu sebeple yabancı kelimeler dizelgesine dahil etmedik fakat sözlüğümüzde bu tür kelimelere de karşılık önermekteyiz. İncelemenizi tavsiye ederiz.
Sayfa başına düşen yabancı kelime oranı: 2113 kelime / 148 sayfa = 14,28 kelime / sayfa
-Sezer Aydın
Alıntılar
“Düşünce donuk olmadığı gibi dildeki ifade şekilleri de yenileşmeye, değişmeye, zenginleşmeye açıktır.” (12)
Millî kültüre karşı lakayıtlık sonuçta onun unutulmasına ve aşağılanmasına neden olur. Şunu da belirtmek gerekir ki, kaybolan kültür öğelerimizi geri getirmek çok zordur, bazen de mümkün değildir. Çünkü kültür, milletin varlık ve kimlik meselesidir. Kimliklerini kaybeden milletler ise yok olmaya mahkûmdur. (28)
Vahşi insan, hayatın ilâhileştirilmesine, canlı olmasına inanır, ilkel insana göre tabiat ruhlar tarafından idare edilen bir varlık gibi tasavvur edilir. İşte bu sebepten bizim hayal ürünü gibi kabul ettiğimiz şeyler atalarımız için hayatın gerçekleridir. (38)
“Mit ve din arasındaki en büyük benzerlik, her ikisinin de normal mantığa uymaması, her ikisinin temelinde inancın var olmasıdır.” (88)
“Mit, ilkel insanın şuurundaki izahlardır.” (91)
“Esatir”, tabiat yahut hayat hâdiselerinin hayalî bir şekilde nakledildiği şifâhi hikâyeye denir. (116)
İnsan oluşur, yaşar, ölür. Topraktan yaratıldığı için yine toprak olur. (117)