Değerli okuyucu!
Tüketim çılgınlığından bıkmış bir avuç insanın üretim için bir araya geldiği, gerçek hayatın keşmekeşine kısa bir ara verdirip düşünmeye sevk eden bu küçük dünyaya hoş geldiniz. Uygulayım bilimi / teknoloji üst başlıklı ikinci sayımız ile karşınızdayız. Bu sayımızda uygulayım bilimi / teknoloji konusunu; bilim, müzik, kadın, mimari gibi alanlar ile yakınlaştırdık ve yine uygulayım bilimi / teknoloji içerikli öyküler, denemeler kaleme aldık. Sizlere önceki sayımızdan daha zengin bir içerik sunmak adına konuk yazarlara da yer verdiğimiz sayımızda. Evrenkent sınavına girecek öğrencileri de unutmadık. ve onlara faydalı olacağını düşündüğümüz bir söyleşi gerçekleştirdik. Uygulayım bilimi / teknoloji sayımızı zevkle okumanızı diliyoruz.
Düşkent üst başlıklı ilk sayımızın üzerinden üç ay gibi bir süre geçti. Bu üç aylık zaman zarfında gerek ağ sayfamız gerekse yeni basın hesaplarımız üzerinden övgülerinize, olumlu ve olumsuz eleştirilerinize mazhar olduk. Sizlere daha iyi, daha güzel çalışmalar sunabilmemiz için her biri birbirinden kıymetli tenkitleriniz, bizlere “Türkçe davamızı” lâyığıyla anlatmaya muvaffak olamadığımızı gösterdi. Bu vesileyle sizlere teşekkür ediyor Türkçe üzerine “Biraz Laflayalım” diyoruz.
Bu sayımızda da “Kulağınızda yabancı dilinizde Türkçe” birçok kelime ile karşılaşacaksınız. Köşeli ayraçlar [parantez] ya da “!” ile belirtilen kelimeler ile amacımız insanları yabancı sözcüklerin yerine. Türkçelerini kullanmaya teşvik etmek veya en azından Türkçe karşılıklarının olduğunu fark ettirmektir. Bununla birlikte eksiklerimizin de bilincindeyiz. Bu yolculukta bizi destekleyerek “Evrenkent Kalemleri” ne katılmak isterseniz kapımızın sizlere de açık olduğunu bilmenizi isteriz. Daha nice sayılarda buluşmak dileğiyle… Esenlikle kalınız efendim.
Uygulayım Bilimi / Biraz Laflayalım…
Sizlerle Türkçe üzerine biraz “laf”lamak istiyoruz… “Hangi kelimeler Türkçe?”, “Arapça, Farsça kökenli kelimeler
neden Türkçe’dir diyoruz?”, “Neden Öztürkçe konuşmuyor, yazmıyoruz?”
Bu sayımızda “laf”ı fazla uzatmaktan yana değiliz zira önümüzdeki sayılarda da Türkçe üzerine iki “laf”ın belini kıracağız. Esas Türkçe üzerine “laf”a başlamadan önce biraz Thomas More’den “laf” edelim. İngiliz düşünür More, 1516 yılında kaleme aldığı “Utopia” adlı eserini Latince yazmıştır. Eserin Latince yazılması orta çağ Avrupa Medeniyeti için son derece doğaldır. Çünkü dönemin Avrupalı aydınları için yazı dili Latince ve Yunancadır. Avrupa’da milli diller ancak “Utopia”dan yüz yıl kadar sonra önem kazanmış fakat İngilizce ve Fransızca başta olmak üzere Avrupa dilleri yine de Latince ve Yunancanın etkisinden çıkamamıştır. Medeniye-tinin temelleri Yunan kültürü, Roma hukuku ve Hristiyanlık olan Avrupa; uzun yıllar boyunca bilim, sanat, düşünce, din ve hukuk dili olarak kullandığı Latince ve Yunancanın etkisinden kaçmamış, medeniyetinin temel unsuru olan dillerden uzaklaşmaya çalışmamıştır. Amacımız sizleri “laf”a boğmak olmadığı için Avrupa Mede-niyeti hususunda “laf”ı kısa tutarak “laf”ı değiştirelim ve biraz da Türk-İslam Medeniyetinden “laf” açalım.
Kalemlerimiz: SEVAL ALTUN, GÜRCAN SAĞLAM, GAYE BAŞSOY, ONUR YENİCE, CEREN NİSA AKKURT, CİHAT ŞEN, ELİF KÜÇÜK, İDİL RÜVEYSA, ŞADİYE SEDEF KESKİN, RUKEN ÇİLDAN, HÜLYA CENGİZ,