Geçmişte yaşanan bir olayı daha iyi anlamanın ve öğrenmenin yollarından biri o döneme ait eserleri okumaktan geçmektedir. Toplum yaşamında derin izler bırakan çoğu olay, edebiyata yön verir ve bu sayede okurlar edebi eserler vasıtasıyla geçmişte insanları etkileyen önemli olaylar hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşabilirler. Özellikle dünyayı etkileyen olaylar, sanatçıların eserlerini ele almalarında onlara yardımcı olmuştur. Küresel salgın, iklimsel değişimler ve savaşlar Türk ve Dünya edebiyatını önemli ölçüde etkilemiştir. Bu etkiler neticesinde yazılan eserler de dünyada büyük yankı uyandırmıştır. Edebi eserler incelenirken eserin konusunun geçtiği toplumun ruhsal durumları ve yaşamlarının değişimleri üzerinde çok fazla durulmaktadır. Özellikle salgınlar ve ardından gelen değişimler edebi eserlere birebir yansıtılmıştır. Bu bağlamda edebi yazınların geçmişteki bir dönemi anlamadaki öneminin açık bir şekilde ortaya konduğu iki eserden bahsedeceğiz: “Veba” ve “Veba Yılı Günlüğü”
Edebi eserlerin geçmişte yaşanmış önemli olayları anlamada çok mühim bir etkisi olduğundan bahsetmiştik. Şimdi bu önemin açık bir şekilde ortaya konulduğu iki eserden bahsedeceğiz. Bu eserlerden birincisi: Albert Camus’un Veba isimli eseri. 1957 yılında Nobel Edebiyat Ödülüne layık görülen bu eser, tüm dünyada büyük bir yankı uyandırmıştır. 1942 yılında yayınlandığı halde günümüzde hâlâ sevilerek okunması, eserin kıymetini gözler önüne sermektedir. Anlaşıldığı üzere edebi eserler sadece yayınlandıkları dönemde değil daha sonraki yıllarda da insanlara etki edebilmektedir. Romanı[!] okurken kendimizi bir kâbuskentin içinde buluyoruz. Fransa işgali altındaki Oran kentinde ölü farelerin kokularını burnumuzda hissediyoruz. Eseri okumaya devam ettikçe cahil insanlar ve hekimler arasındaki çatışmadan daralıp kendinizi ruhsal açıdan sıkışmış hissedebilirsiniz. Rahip Paneloux size salgının tanrı tarafından gönderildiğini, insanlara ceza olarak verildiğini söyleyecek, ilerleyen sayfalarda karşınıza çıkan Hekim Rieux ise salgının bir hastalık olduğunu ve tedavi edilmesi gerektiğini söyleyecektir. Eseri okurken karşılaştığınız birbirinden farklı görüşler nedeniyle duygu durumunuzu denetim altına almak, yapacağınız ilk şeylerden biri olacaktır. Günümüzde, yaşadığımız salgın süresince bizi en çok zorlayan şeylerden biri de duygu durumumuzu denetim altına almak oldu. Birbirinden farklı birçok düşüncenin arasında sıkışıp kaldığımızda nasıl davranmamız gerektiğine karar veremedik. Romandaki kahramanlarımız da bu karışık duygu durumlarına maruz kalıyorlar. Hastalığın ilerlemesi ve ölümlerin çoğalması sonucunda insanlar önceki hayatlarını ve alışkanlıklarını yavaş yavaş yitiriyorlar. Vebanın düzenine ayak uyduran herkes benzer duyguları yaşamaya başlıyor ve hayat tekdüze bir durumda devam etmeye başlıyor. Kahramanların en çok korktukları şey: ölüm. Vebanın herkes tarafından yaşanabileceği gerçeği insanları ölüm korkusuna sürüklüyor. Umutsuzluk, kaybetme korkusu ve çıkarlar uğrunda insanların birbirinden uzaklaşması ise romanın ölüm korkusu dışındaki en belirgin alt metinlerinden bazıları. Eserin tanıtımına bir alt metin alıntısı ile son verelim.
“Kimse artık komşusuna bile güvenmeyeceğini çok iyi biliyor, çünkü siz farkına varmadan size veba taşıyabilir ya da sizin kendinizi bırakmışlığınızdan yararlanıp size hastalık bulaştırabilir.”
Edebi eserlerin tarihi olayları algılamadaki etkisinden bahsetmiştik. Dünya edebiyatı için önemli tarihsel veriler bulunduran eserlerin kıymeti çok büyüktür. Bu incelememizde ele alacağımız bir diğer eser ise Daniel Defoe’nin Veba Yılı Günlüğü isimli eseri olacak. Veba Yılı Günlüğü 1665 yılında ortaya çıkan salgının rakamsal verilere dayalı anlatıldığı bir romandır. Eserde salgının başlaması üzerine bireylerin ve toplumun yaşadığı sıkıntılar, ölümün insanlar üzerindeki etkisi en yalın bir şekilde anlatılır. Vebanın yayılmaya başlaması ve insanların hastalığa karşı uyarılmaması sonucunda vakalar artar ve salgın daha da büyük bir sorun haline gelir. Önüne geçilemeyen salgın neticesinde insanların evde kalması zorunlu hale getirilir. Bu cümleleri okumak bize ne kadar da tanıdık geliyor değil mi? Son iki yıldır bu eserde anlatılan her şeyi bizler de yaşadık. Dünyanın yüzlerce yıl önce geçtiği bu zorlu mücadeleden bizler de bugün geçiyoruz. Aslında bize çok uzakmış gibi görünen “salgın” hiç de uzak değilmiş. Eserde salgın sonucu oluşan ruhsal sıkıntıların insanları ölüm korkusu ve yalnızlığa mahkum ettiğine şahit oluyoruz. Eserde ölüm ve vaka sayılarının özenle yazıldığı görülmektedir. Bu sayılara özen gösterilmesi ve vaka sayılarının kayıt altına alınma amacı gelecek yıllarda toplumun salgınlar konusunda bilinç kazanmasına yardım etmektir. Adından da anlaşılacağı üzere “Veba Yılı Günlüğü” vaka sayılarının tarihe kayıt geçmesini sağlayan kıymetli bir eserdir. Eserin tanıtımına bir alıntı ile son vermek eserin niteliğini daha anlaşılır kılacaktır.
“Ölüm dizelgeleri [liste] 5000 diyorsa, ben gerçeğin hep iki katına yakın olduğuna inandım. Bize verilen sayıların doğru olduğuna inanmamız mümkün değildi.”
(Derginin Yedinci Sayısını Okumak İçin Tıklayınız)