“Son Samuray”, Japonya’nın çağcıllaşma adımlarını konu alan bir filmdir[!]. Filmin yönetmenliğini Edward Zwick yapmaktadır ve filmin başkahramanı Tom Cruise’dur. Cruise’a filmde Japon oyuncular Ken Watanabe ve Shin Koyamada eşlik etmektedir. Son Samuray 2003 yılında çekilmiştir. Film toplam dört ödül almıştır.
“-Peki sana başka neler anlattı?
+Söylediğine göre geceleri kâbus görüyormuşsun.
-Her asker kâbus görür.
+Hayır… Sadece yaptıklarından utananlar görür.”
Son Samuray filmi, Japonya’nın onur için mücadele eden cesur savaşçılar tarafından meydana getirildiğini dış sesin vurgulamsıyla başlar. Filmde 1877’deki Satsuma İsyanının önderi Saigo Takamori’yi temsil eden Katsumoto, onur mücadelesinin simgesidir. Ancak Katsumoto Japonya’nın yeni bir kimlik arayışına karşıdır. Kimlik arayışının asıl temsilcisi ise Amerikalı asker Nathan Algren’dir (Tom Cruise). Nathan, Amerika Birleşik Devletleri’nin 1876’daki yüzüncü yıl kutlamalarında seyircileri eğlendirmek için kiralanmış, içkici bir yüzbaşıdır. Savaş anılarını ve tüfek kullanma becerisini sunarak para kazanmaktadır.

Anlatılarında tüfeğin üstünlüğünden ve savaşın şiddetinden bahsetmektedir. Filmde “Daha iyi düzeneksel [mekanik] eğlenceler ve ticari fırsatlar için canlarını verenler adına teşekkür ederim” diye- rek geçmişin mahcubiyetini yaşayan bir Amerikalı’yı canlandırır. Ardından Kızılderili Savaşları sırasında Albay Bagley aracılığıyla Omura ile tanışır. Japonya hükümdarının temsilcisi iş adamı Omura, Japon ordusunun çağcıllaşması için uzman aramaktadır. Sonrasında yapılacak silah antlaşmasının getireceği kârı da düşünen Bagley hem çağcıllaşma hem de samuray isyanını bastırmak için Nathan’ı ikna etmiştir.
Son Samuray filmi, Doğu ve Batının birbirlerini tanıma fırsatı bulduğu bir eserdir. Anlatı boyunca birbiri için yabancı irfanların [kül- tür] tanışmaları ve birbirlerini anlama çabaları gösterilir. Sonu- cunda ise birbirlerinden etkilenerek benliklerinde değişime gitmişlerdir. Bu nedenledir ki filmde, Batı’nın bireyci, mücadeleci, rekabetçi özellikleri Nathan kahramanında temsil edilirken, Doğu’nun tefekküre ve anlayışa dayalı özellikleri Katsumoto kahramanıyla yansıtılır.
Samuraylar arasında geçirdiği esaret boyunca özgürce dolaşmasına izin verilen Nathan bu sayede samuray yaşamını gözlemleme fırsatı bulur. Köyde derebeylikten ziyade kapalı bir köy yaşamıyla karşılaşır. Katsumoto ile yaptıkları sohbetler de birbirlerini tanıma odaklıdır. Filmde kısa, güzel ve anlamlı bir yaşam sürmek isteyen samuraylar ile “Kiraz Çiçeği[sakura]” arasında ilişki kurulur. Mart sonu açarak mayıs sonunda dökülen Kiraz Çiçeği, samuray yaşamıyla özdeşleştirilir. İsyanın tarihteki gerçek temsilcisi Saigo 1877’nin Eylül ayında ölürken Katsumoto ise filmde Sakura ile tam bir benzerlik kurulması adına mayıs ayında ölür. Geçmişinin gölgesinde yaşayan ve hayatında anlam arayan Nathan için karşılaştığı samuray yaşantısı yol gösterici olur. Samuraylarla beraber eğitim almaya başlar, dillerini öğrenmeye çalışır ve onlardan biri olur.
Geleneklerin unutulmaması için geçmişte hocalığını yaptığı hükümdarla uzlaşma zemini arayan Katsumoto, bu çabasında başarısız olur. Zira iktisadi çıkarlarını gözeten Omura’nın hükümdar üzerindeki etkisi daha fazladır. Çağcıl ordunun simgesi tüfekle oğlunun öldürülüşüne de tanıklık eden Katsumoto, harakiri[!] yaparak onurlu bir şekilde ölmeyi arzular ancak Nathan tarafından engellenerek son bir savaş vermeye ikna edilir. Çağcıl Japon ordusuyla verilen son savaştan önce eskinin dönüşümüne de tanıklık ederiz. Graham, Katsumoto tarafından köyüne davet edilir ve samuray yaşamını resimlerle belgeler. Savaş yöntemini belirleyen de Nathan’dır. Böylece geleneksel yöntemlerin yetersizliği vurgulanır. Üzerinde “kendinde eski ve yeni yöntemleri birleştiren savaşçıya aidim” sözü bulunan kılıçla savaşa giren Nathan’ın, samuraylar içinde hayatta kalabilen tek kahraman olması da bu sözle gerekçelendirilir. Samuraylar sayesinde yeni benliğine kavuşmuş Nathan’ın sıradaki hedefi yenilikçi bir ruhla hareket ederek Japonya için de yeni bir kimlik üretmektir.
Ülkelerin çağcıllaşma yöntemleri farklıdır. Tarihe bakıldığında Meiji Dönemi’nin* Batı’da övgüyle karşılandığı görünür. 1876 yılında Hükümdar Meiji tarafından Samuray geleneği ortadan kaldırılmıştır. Batı ülkelerinin, Japon irfanının ortadan kaldırılmasına övgü ile bakması doğaldır. Övgülere uygun Son Samuray’da da çağcıllaşma yöntemlerinin eleştirilecek yönleri hükümdardan bağımsız, iş adamı Omura’nın şahsında toplanmıştır. Filmde, özgürlükçü düşünceye uygun düşen bireyin kendini bulma arayışının anlatıldığı ana öykü, bir ülkenin yeni bir kimlik arayışıyla beraber sunulur. Geçmişinde boyun eğdirmek için savaşan ana kahraman Nathan’ın hayatı, boyun eğmemek için verilen mücadeleye katıldığında anlam kazanır. Japonya için uygun görülen ise maneviyatı muhafaza eden bir çağcıllaşmadır.
“Son Samuray” filminde Japonya’nın Batı ile arasındaki ekinsel [kültürel] farklara değinilmektedir. Yeni hükümdarın Japon irfanını Batı ülkeleri ile “aynılaştırma” çabasına girdiği de filmde görülmektedir. Japonya için uygun görülen maneviyatı muhafaza eden bir çağcıllaşmadır. Çünkü harslar değişirken ve gelişirken değerlerini görmezden geldiğinde ya da değerlerini değişime uyarlamadıklarında en başta kendilerine yabancılaşarak çağcıllaşma yerine batılılaşmayı zoraki tercih ederler. Bu nedenle Japonya özelinde ve her millet için gereken maneviyatı muhafaza ederek çağcıllaşmaktır.