Küreselleşme uluslararası bir bütünleşme süreci olarak görülmektedir. Daha açıklayıcı bir tanımla küreselleşme, dünyadaki tüm toplumların karşılıklı etkileşimlerinden doğan bir süreçtir. Bu süreç sonucunda dünya adeta büyük bir köy hâlini alacaktır. Küreselleşme kavramı günümüzde daha çok parasal kaynaklar açısından tartışma konusudur ancak toplumsal açıdan birçok etkisi bulunan küreselleşmeyi bu açıdan da ele almak gerekmektedir.
Kültür, bir toplumun içinde yaşayan insanlar tarafından geçmişten bugüne bir dine, bir dile, bir geleneğe, göreneğe değer atfederek hayatı anlamlandırma çabası üzerine inşa edilmiş bir yapıdır. Bu sebeple kültür, toplumlara has özellikleri içinde barındırır. Küreselleşen dünyada bahsi geçen “toplumlara has özellikleri” korumak ve bu özellikleri geleceğe aktarmak mümkün müdür?
Toplumsal değişme, küreselleşmenin nihai sonucu görülmektedir. Toplum bilimine göre toplum hem kendini koruyan hem de değişen veya değişmek zorunda kalan ikili bir yapıya sahiptir. Bu sebeple toplumsal değişme toplumlar için doğal bir süreç kabul edilmektedir. Değişmeye açık bir yapı olan kültür, toplumsal değişmeyle birlikte değişime açık hâle gelebilmektedir. Küreselleşen dünyada bu değişimin hızını arttıran bir etkendir ancak unutulmamalıdır ki kültür; temelde insanların bir dile, bir dine, bir geleneğe, göreneğe değer atfetme eylemi sonucu meydana gelen bir yapıdır. İnsan ise bu değerleri kolay kaybetmeyen bir varlıktır. Bir başka deyişle küreselleşmenin kültürel değişmeye etkisi büyüktür; fakat kültürün değerler üzerine inşa edilmesi bu değişimi engelleyebilmektedir. Kültürel değerleri korumak ve geleceğe aktarmak küreselleşen dünyada zor da olsa mümkündür. Kültürel değerleri korumak ve aktarmak için izlenecek yol nedir?
Küreselleşme bireyselleşmeyi beraberinde getirmektedir. Bireyselleşmeye karşı ise toplumsal bilinç oluşturulmalıdır. Toplumsal bilinç, toplumların önceki nesillerden miras aldığı ortak değerleri kendi nesline uygun eklemeler yaparak devam ettirmesidir. Bu bilinç doğumdan ölüme kadar devam edecek öğrenme süreciyle oluşur. Ancak eğitimle gerçekleşecek toplumsal bilinç için iki önemli kurum vardır: Aile ve okul.
Aile, bireyin öğrenme sürecinin başlangıç noktasıdır, bu süreç birey okula başlayana kadar devam etmektedir. Küreselleşme nedeniyle yaşanan bireyselleşme aile kurumunda olabildiğince engellenmeli ve bu dönemde bireylere ebeveynler aracılığıyla kültürel değerler aktarılmalıdır.
Okul süreci ise birey için toplumsallaşma sürecinin başlangıcıdır. Bu dönemde bireylere, kültürel değerler geçmişte yaşanan olaylarla birlikte anlatılmalıdır. Toplumsallaşma sürecindeki birey kültürel değerleri anlamaya ve deneyimlemeye açıktır. Bahsedilen bu iki kurumun iş birliğiyle kültürel değerleri korumak ve aktarmak mümkündür. Unutulmamalıdır ki:
“Kültür zeminle orantılıdır. O zemin milletin seciyesidir. Kültür; okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek ve zekayı geliştirmektir.”
Mustafa Kemal Atatürk