“O mâhiler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler.”
Mehmet Kaplan’ın “Kültür[!] ve Dil” isimli kitabına bu alıntı ile başlamak istiyorum. Divân edebiyatının ünlü sanatçılarından Hayâlî’nin günümüzde hepimizin çektiği bir sıkıntıyı özetleyen bu meşhur sözü Kaplan’ın eserinde de geçiyor. Bizler bir balık misali içinde yaşadığımız denizin önemini maalesef tam anlamıyla kavrayamıyoruz. Kocaman bir kültür mirasının içerisinde yaşıyoruz fakat nereden geldiğimizi, mirasın nereden geldiğini, ne kadar kıymetli bir mirasa sahip olduğumuzu bilmiyoruz. Dilimizi, kültürümüzü, milli bilincimizi ve medeniyetimizi bir kenara bırakıp, unutup gelecek ile ilgili hayâller kuruyoruz. Oysa geçmişimizi öğrenmezsek geleceğimizi şekillendiremeyiz. Kaplan, eserinde bu görüşü ayrıntılı bir şekilde anlatıyor okuyucuya. Örneğin Divân edebiyatı sanatçılarından beyitler sunuyor, Türk dilinin gelişmesi için neler yapabileceğimizden bahsediyor, içinde yaşadığımız uçsuz bucaksız kültür havzasının ne kadar kıymetli olduğunu anlatıyor, Türk kültürü yerine yabancı bir kültürün benimsenmesinin geleceğimiz için tehlikeli olduğunu ifade ediyor. Aslında Kaplan’ın ele aldığı kültür sorunu yalnızca günümüzün sorunu değildir ve sadece günümüz edebiyatçıları tarafından ele alınmamıştır. Kültür sorunumuz Tanzimat Edebiyatı’ndan beri üzerinde durulan, tartışılan fakat henüz sonuca ulaşılamamış mühim bir meselemizdir. Tanzimat dönemi’nden beri yenilik isteyenler, eskiye bağlı kalanlar ve ne yapacağını bilemeyenler arasında kalmış bir kültürümüz ve dilimiz var. Yenilik isteyenler yeninin peşinde koşarken eskiyi, geçmişi, mirasımızı unutuyor, unutturuyor; eskiye bağlı kalanlar görkemli tarihimizin tatlı hülyaları arasında boğuluyor, yeni dünyaya ayak uyduramıyor. Evrenkent Kalemleri ise meselenin çözümünün denge kurmakta gizli olduğuna inanıyor ve mirasımıza uygun yenilikler arıyor. Mirasımıza uygun yenilikleri ise ancak öncelikle geçmişimizi, kültürümüzü, lisanımızı öğrenerek ortaya çıkartabiliriz. İşte tam da bu nedenle, kültür ve dil mirasımıza yakın bir temas kurmanız için sizlere Mehmet Kaplan’ın Kültür ve Dil isimli eserini okumanızı tavsiye ediyorum.
Mehmet Kaplan eserinde kültürün gücünü anlayabilmemiz için bir de ön koşul olduğundan bahsediyor. Kaplan’a göre bu ön koşul “ruh doygunluğu”dur. Ruhunu doyuramamış, bir şiir okumamış ya da bir tiyatro[!] izlememiş insanlar kültürün gücünü anlayamayacaktır. İnsan okumalı, izlemeli ve gözlem yapabilmeli. Geçmiş ve gelecek arasındaki bağı bu şekilde daha iyi anlayabiliriz. Kitap incelememe, yazımın başında da yaptığım gibi eserden bir alıntıyla son vermek istiyorum.
“Dünyayı seyredecek yerde dürbünün kendisine bakan biri, dünyayı değil dürbünü görür.”
(Derginin On Birinci Sayısını Okumak İçin Tıklayınız)