İkinci Abdülhamid 1876 yılında tahta çıkmış ve 1909 yılındaki 31 Mart Olayı’na kadar 33 yıl hükümdarlık yapmıştır. 33 yıllık bu hükümdarlık süresinin yaklaşık 30 yılı ise padişahın mutlak hakimiyetiyle geçmiştir. İkinci Abdülhamid’in mutlak hakimiyetiyle geçen bu dönem Tanzimat Dönemi’ndeki yeniliklerin devam ettirildiği ve çağcıllaşma hareketinin sürdürüldüğü bir dönemdir. Nitekim günümüzde hâlâ ayakta duran birçok kurum İkinci Abdülhamid Dönemi’nde kurulmuştur. Padişah özellikle ulaşım ve eğitim konularında etkileri günümüze ulaşan muazzam yatırımlar yaptırmış; ancak bu yatırımlar ve yenilikler esnasında Jöntürk muhalefetini denetim altında tutabilmek için basın üzerinde güçlü bir matbuat yasağı uygulamış ve sıkı bir merkeziyetçi yönetim siyaseti yürütmüştür.¹
İkinci Abdülhamid Dönemi’nde, 1896 yılında, Hüseyin Cahit ve arkadaşları Mektep dergisinde abece ve yazı yazma konusunda bir kamuoyu yoklaması yapmışlardır. Mektepçiler ilk önce okurlarına; yazımızın hangi usul ve kaidelere göre yazılması gerektiğini sorarak bir değerlendirme yapmak istemişlerdir. Aslında dergi topluluğu okuyucuların görüşlerinin yazımızda bazı düzeltmeler yapmak gerektiği yönünde ağır basacağını tahmin ederek hem yazımızda düzenlemeler gerektiği fikrini halka mal etmeye hem de kendi görüşlerine gerekçe bulmaya çalışmışlardır.² Abdülhamid Dönemi’nde düşünürler, aydınlar, gazete[!] ve dergiler üzerindeki devlet baskısının artması nedeniyle tartışmalar Tanzimat Dönemi’ndeki gibi açıkça yapılamamakta her istenilen rahatça söylenilememekteydi. Bu nedenle Hüseyin Cahit ve arkadaşlarının Latin abecesine geçme isteklerini bu yolla dile getirmeleri ilginç fakat dönemin şartları göz önünde bulundurulduğunda anlaşılabilir bir uygulamadır. Bununla birlikte Mektep dergisi topluluğu dergi okuyucularından tam istedikleri cevapları alamamışlardır. Hatta beklenenin tersine dergi kamuoyu yoklaması cevaplarından Türkçedeki bütün sesli harfleri atılması ve Türkçenin tıpkı Arapça gibi yazılması isteği dahi çıkmıştır.³
Abdülhamid Dönemi’nde matbuatın üzerindeki baskıyı göstermek açısından bir matbuat yasağı örneği vermek yerinde olacaktır. Halit Ziya Bey, Tevfik Nevzat Bey ve Mahmud Esad Efendi’nin çıkarttıkları hizmet gazetesinin bir uygulamasına karşı alınan tedbir matbuat üzerindeki baskıya konumuzla ilgili güzel bir misaldir. Bahsi geçen gazetede abece ıslahı konusunda bir deneme yapılarak gazetenin bir bölümünde mevcut yazı üzerinde yapılan değişiklikleri içeren ve yeni şekilde oluşturulmuş bir yazı kullanılmaya başlanılmıştır. Ancak bir müddet sonra maarif nezaretinden gelen bir emirle bu yazı kullanımı durdurulmak zorunda kalınmıştır.⁴
1) Öztürk, İmparatorluktan Ulus Devlete Türk İnkılâp Tarihi Ankara 2012, s. 63-65
2) Dönmez, a.g.e, Ankara 2009, s. 102
3) Dönmez, a.g.e, Ankara 2009, s. 102
4) Dönmez, a.g.e, Ankara 2009, s. 103