Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebemkuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.
Orhan Veli Kanık
Pek çok insan tarafından bir çocuk oyuncağı gibi düşünülen ve eğlence amaçlı kullanılan uçurtmanın, bambaşka anlamlar ifade edebileceğini hiç düşünmüş müydünüz? Bizlerin birkaç çıta ve renkli kağıtlarla hazırlayıp kırlarda koşturarak uçurduğu uçurtma, tarihte onlarca ülke tarafından çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. Öyle ki uçurtma bazen Tanrı ile haberleşmek için, bazen de savaşlarda düşmanın dikkatini dağıtmak için kullanılan bir araçtır. Yazılı olarak ilk defa “Wamyo-Ruiju-Şo” isimli Japon sözlüğünde “komi-tobi” diye adlandırılmıştır. Minamoto Şitago tarafından hazırlanan bu sözlük, Japonya’da uçurtma ile ilgili en eski yazılı belge olduğu halde uçurtmanın tarihi daha eskiye dayanmaktadır. Tarihte uçurtmanın nerede ortaya çıktığı kesin olarak bilinmese de M.Ö. 300’lü yıllarda Çin’in Wei-Fang şehrinde doğduğu düşünülmektedir. Çin’den; Hindistan’a, Kore’ye ve Japonya’ya ticaret, savaş ya da farklı yollarla yayılmış, Avrupa’ya ise Çin’den dönen Marco Polo tarafından getirilmiştir. Eski Türk kaynaklarında uçurtmaya dair henüz bir bilgi bulunamadığı halde Türkler’in Çinliler ile münasebetlerinden ötürü uçurtmayı kullandıkları tahmin edilmektedir. Osmanlı dönemine ait bir minyatürde[!] (1582) Sultanahmet’teki At Meydanı’nda Sultan III. Murad’ın şehzadeleri için düzenlenen sünnet düğününde uçurtma uçuran çocukların tasviri yapılmıştır.
Uçurtma Müzesi
Uçurtma denilince aklınıza gelen eğer çocukluğunuzun göklerde dolaşan kuyruklu uçurtmasıysa şimdiye kadar bahsettiklerimiz size yabancı gelebilir. Hatta biraz daha ileri gitsek ve uçurtmanın sadece bir oyuncak olmadığını diğer medeniyetler tarafından kültürü[!] simgelediğini söylesek şaşırır mıydınız? Mesela Hindistan uçurtmalarında kutsal Hint Tanrısı Ganesha’nın süslü taşlarla resmedilmesini, Japonya’nın uçurtmalarındaki Tanrıların savaşını, Vietnam’ın flütlü[!] uçurtmalarını görseydiniz, yine de uçurtmanın sadece bir oyuncak olduğunu düşünür müydünüz? İstanbul’daki Uçurtma Müzesi’ni[!] ziyaret ettiğiniz zaman, uçurtmanın kültür ve sanatı temsil ettiğini fark edeceksiniz. Ülkemizin ilk ve tek uçurtma müzesinde, farklı ülkelerden çeşitli uçurtmalar sergilenmektedir. Serginin temelleri Mehmet Naci Aköz’ün 1986 yılında dünyanın farklı ülkelerindeki 26 ayrı uçurtma kuruluşuna yazdığı mektuplar ile atılmıştır. Aköz, ilerleyen süreçte şenlikler veya özel geziler aracılığıyla uçurtma ve kitap derlemleri (koleksiyon) toplayarak ülkemize uçurtma ile ilgili kaynakları getirmiştir. 1997-1998 ve 2005 yıllarındaki Uluslararası İstanbul Uçurtma Şenlikleri’ndeki katılımcılardan hediye veya satın alma yoluyla toplanan uçurtmalarla derlem büyümüş ve sergi açılmasına karar verilmiştir. Sergi, Aköz’ün başkanlığını yürüttüğü İstanbul Uçurtmacılar Derneği kararı ile “Mehmet Naci Aköz Uçurtma Müzesi” adıyla kurulmuştur. Üsküdar Belediyesi ile iş birliği yapıldıktan sonra “Üsküdar Mehmet Naci Aköz Uçurtma Müzesi” adını almıştır. Günümüzde yurt içinde ve yurt dışında bilinen genel adıyla “İstanbul Uçurtma Müzesi”, Üsküdar’da ziyaretçilerini beklemektedir. Serginin içinde uçurtma kültürünü daha yakından tanımak isteyen ziyaretçilerin veya araştırmacıların ücretsiz faydalanabileceği 800’ün üzerinde esere sahip, ülkemizin ilk uçurtma kütüphanesi “Gülen Okumuş Uçurtma Kütüphanesi” bulunmaktadır. Aynı zamanda, uçurtmanın gelecek nesillere aktarılması amacıyla müze içinde yer alan Uçurtma Okulu’nda, Türk uçurtma kültürünün 40’a yakın örneğinin eğitimi verilmektedir.
Gittim, Gördüm, Gezdim
Uçurtma sanatçısı sanatını icra ederken bir gün elbet ya yere çakılacağını ya ağaçların dallarına takılacağını ya da zamanla parçalanacağını bilmesine rağmen uçurtmasını özenle hazırlar. Fakat bir uçurtma var ki hiçbir şekilde yere düşmemesi için özen gösterilir; Hindistan’da, üstünde Tanrı Ganesha’nın tasarlandığı uçurtma… Hindistan’da birçok kişi tarafından ilgiyle takip edilen şenliklerde, Bağımsızlık Günü gibi diğer milli ve dini bayramlarda düzenlenen kutlamalarda uçurtma uçuruluyor. Aköz’ün aktardığı bilgilere göre 2011’de yapılan bir yarışmada “en güzel uçurtma” seçilen Hindistan’ın kutsal Tanrısı Ganesha’nın resmedildiği uçurtmanın, uçurulduktan sonra yere inerken yere değmemesi ve düşmemesi için bilhassa dikkat edilmiştir. Özenle hazırlanan ve el emeği gözetilen uçurtmaların hazırlandığı diğer bir ülke ise Malezya’dır. Öyle ki Malezya paralarında uçurtma resmi kullanılmıştır. Paranın üzerinde uçurtma resminin kullanılması, ülkede uçurtmaya verilen önemi göstermektedir. Malezya’nın uçurtma şehri diye anılan Kelantan, geleneksel Malezya uçurtmaları ile ünlüdür. 2017 yılında İstanbul’da düzenlenen 6. Uluslararası Uçurtma Şenliği’nde Malezyalı dört katılımcıdan Malezya geleneksel uçurtma örneği “Wau Bulan” alınmıştır. Aköz, yanda gördüğünüz uçurtma için “Dünyada sanatsal açıdan en iyi uçurtma örneği.” diyor. Nedenini ise ancak müze ziyaretçileri öğrenebiliyor.
Sanatsal özelliklerinin yanı sıra dini değerleri simgelemesi ve efsanelere konu edilmesiyle öne çıkan uçurtmalar Japonya’da oldukça meşhurdur. 1558 yılında Hikuma Kalesi prensinin[!] en büyük oğlu Yoşihiro’nun doğumunu kutlamak için büyük bir uçurtma uçurulur ve o bölgede ilk erkek çocuğun doğum günü “Oğlan Günü” adıyla uçurtma uçurularak anılmaya başlanır. Bu gelenek günümüz Japonya’sında Hamamutsu Uçurtma Şenliği ile devam etmektedir. Ayrıca Japonların uçurtmalarını kötü ruhtan koruma amacıyla bizdeki muska ve nazar boncuğuna benzeyen bir nesne ile uçurdukları bilinmektedir.
Aköz’ün Vietnamlı bir uçurtmacı ile yaptığı sohbetten aktardıkları ise şu şekildedir; Vietnam’da yaygın bir efsaneye göre Vietnam halkı, uzay boşluğunda iki ayrı dünya olduğuna inanıyor. Bir dünyada melekler, diğerinde ise insanlar yaşıyor. Meleklerle insanlar iletişim halindeyken, bir doğal afet gerçekleşiyor ve iletişim kesiliyor. İnsanlar, meleklerle haberleşmek için uçurtmaların üstüne flüt bağlıyorlar. Vietnam’ın flütlü uçurtması, müzede ziyaretçilerini bekliyor.
En fazla uçurtma örneğine sahip Çin’de, her ayın dokuzuncu günü halk tarafından uçurtma uçurularak kötü ruhların uzaklaştırıldığına inanılıyordu. Ülkede uçurtma uçurmak çok sevildiğinden, uçurtma faaliyetleri düzenli olarak yapılmaktadır. Öyle ki Çin’in uçurtmalarıyla meşhur Wei-Fang şehri, dünya uçurtma başkenti sayılmaktadır. Bu sebeple 1988 yılında Wei-fang Uçurtma Müzesi kurulmuştur. 2006 yılından beri ise müzenin önündeki meydanda dünya çapında uçurtma faaliyetleri gerçekleştiren 13 ülkeye ait 17 uçurtma kuruluşunun onurluğu [plaket] yer almaktadır. Wei-Fang Uçurtma Müzesinde Türkiye’nin tek resmi uçurtma kuruluşu İstanbul Uçurtmacılar Derneği’nin de onurluğu bulunmaktadır. Çin’de çok meşhur olan uçurtma uçurma faaliyeti, 1282 yılındaki Çin gezisi sırasında İtalyan gezgin Marco Polo’nun dikkatini çekmiştir. 1295 yılında Çin’den dönen Marco Polo, uçurtmayı Avrupa’ya getirmiş ve böylece Batı, uçurtma ile tanışmıştır. Avrupa uçurtmalarında sanat veya kültüre dayalı imgeler bulmak mümkün değildir. Marco Polo uçurtmayı kıtasına götürebildiği halde uçurtmanın insanlarda uyandırdığı maneviyatı Avrupa’ya taşıyamamıştır. Avrupa böyle bir uçurtma kültürünün içerisinde bulunmadığından uçurtmayı kültürel yönüyle sahiplenememiştir ve anamalcılık (kapitalizm) etkisinde üretilen uçurtmaların, genellikle hızına özen gösterilmektedir. Bu bağlamda uçurtma, Avrupa için sadece ticari bir amaç niteliği taşımaktadır.
Ülkemizde uçurtma uçurma, Osmanlı döneminde ramazan eğlencelerinde çocukların kandil uçurtmalarını uçurmalarından beri süregelen bir etkinliktir. Çocukluğumuzda göklerde salınan bir uçurtma mutlaka görmüşüzdür. Geleneksel uçurtmalarımız kendisini şekliyle belli etmektedir. Genellikle Türk uçurtmalarında dörtgen, altıgen, sekizgen şekilleri kullanılmıştır. Sokak kültüründe kuyruklu uçurtmalar yaygındır. Uçurtmalar üzerinde nadiren de ebru sanatı yer almaktadır. Yine de tıpkı Çin, Malezya ve benzeri örneklerde gördüğümüz gibi geleneksel uçurtmalarımızda Türk sanatlarımızdan daha fazla esintiler görmek isterdik. Maalesef ki biz, bir gün parçalanacak bir kâğıt parçasına bile sanatlarını icra etmekten kaçınmayan toplumların ürettiklerine sadece “oyuncak” diyebildik.
Kaynakça;
1) Mehmet Naci Aköz’ün değerlendirmeleri, Gülen Okumuş Uçurtma Kütüphanesi, Uçurtma tarihi (ucurtmamuzesi.net – ucurtma.tv), Mehmet Naci Aköz mülakatları
(Derginin Sekizinci Sayısını Okumak İçin Tıklayınız)